“Ben bu yazıyı yazmak için bile tam 26 yıl bekledim, bundan sonra otobüs bile beklemem” diyor Fulsen. Yaş ilerledikçe, ister istemez insanın acelesi artıyor, dolayısıyla tahammülü azalıyor.

Hayat yolculuğunda öğrendiğim doğrular, keşfettiğim için kendimi şanslı hissettiklerimi paylaşmak istiyorum. Birkaç yıl önce bunların çoğunun farkında değildim, kimbilir şimdi farkında olmadığım daha neler var? Onları da sizlerden duymak istiyorum.

1) Hayat dediğimiz şey, trade-offlardan ibaret
Mühendisliğin temelinde, “trade-off” kavramı var. Mesela yeri geldi mi uygulamanın daha fazla hafıza kullamasına izin veriyoruz ki daha hızlı çalışsın. Hayatta da birşeyleri elde etmek için başka şeylerden vazgeçmek gerekiyor. Türkiye’de yaşarken bu kadar belirgin değil fakat Amerika’da trade-offlar çok net karşıma çıktı:

Risk almadan, güvenli işlerde çalışarak büyük paralar kazanılmıyor… Yüksek maaşlı işler, yüksek tempo ve daha fazla çalışmayı beraberinde getiriyor… Startuplar büyük şirketler gibi iyi imkanlara sahip olmuyor, ama daha büyük sorumluluk ve iş tatmini vaat ediyor… Daha fazla para kazanacağınız iş, bazen hergün 1.5 saatlik yolu beraberinde getiriyor… Güzel kızlar çok kaprisli veya sıkıcı olabiliyor… Popüler şehirlerde kira ve yaşam masrafları daha yüksek oluyor …

Hiçbir tercih her açıdan daha iyi olmuyor. Bu yüzden, karar verirken bizim için önemli olan kriterlere odaklanıp, diğerlerini görmezden gelmek gerekiyor.

2) Tercih yaparken, hayat enerjinizi en çok ne yükseltecekse onu seçin
Sağlıklı yaşam, eğlenceli bir sosyal hayat, tutkulu bir aşk, güçlü aile bağları, başarılı bir kariyer … Hayatta elde etmek istediğimiz ne çok şey var, fakat ayırabileceğimiz vakit kısıtlı. Biliyoruz ki bir alanda en iyi sonucu elde etmek için sadece ona odaklanmak lazım. Peki o zaman hayatta neye odaklanacağız?

Dilbert karikatürünün yaratıcısı Scott Adams’a göre odaklanmamız gereken şey “enerji”. Karar verirken, tercihlerinizi hayat enerjinizi en çok yükseltecek seçeneklerden yana kullanın diyor. İnsanların konforlu işlerini bırakmaları bu yüzden. Ya da CEO’larla yapılan röportajlarda sabah 6da kalkıp yarım saat yüzüyorum diye okumanız bu yüzden.

Karar vermek için farklı seçenekleri karşılaştırırken bir de bu bakış açısından bakmayı deneyin …

3) İnsanı asıl mutsuz eden, o an içinde bulunduğu şartlar değil, gelecekte heyecan duyacağı bir şeyin olmaması
İlerde güzel şeyler olduğunu bildiğimizde, içinde bulunduğumuz zor şartlara daha kolay dayanıyoruz. Kız arkadaşımızın olmaması üzmez bizi, hoşlandığımız ya da flört ettiğimiz birileri olduğu sürece.  İş hayatında uzun saatleri, çok çalışmayı dert etmeyiz ilerde terfi alacağımızı ya da üzerinde çalıştığımız işin başarıya ulaşacağını bildiğimiz takdirde. Gelecekte bir iş gezisi, terfi ümidi, koşulların değişme ihtimali bize dayanacak gücü verir. O yüzden hayatı anlamlı kılan gelecekte ulaşmak istediğiniz bir hedefinizin olması, bir nevi nereye gitmek istediğinizi bilmeniz. Mutsuz olmamak için gelecekte gerçekleşmesini istediğimiz hayaller kurmamız şart

4) Mutlu olmak için uzun süreli tatile çıkmak yerine sık sık, kısa tatiller yapın
Mutluluk üzerine yapılan araştırmalar, insanı asıl mutlu edenin tatil süresince hissettiklerinden çok, öncesinde kurduğu hayaller, geleceğe dair olan beklenti ve heyecan olduğunu söylüyor. Yani tatilin kendisinden çok planlama ve hayal kurma aşaması bizi mutlu eden. Bu yüzden ufak ufak, çok sayıda tatil yapmak, yıllık izini tek seferde kullanmaktan daha faydalı

5) Dert ettiğim her şey olumlu sonuçlandı, keşke dert etmeseydim
İş hayatına başlayınca, Google - Facebook gibi uluslararası bir şirkette çalışabilecek miyim endişesi … O gerçekleşince, çalıştığım şirkette yükselebilecek miyim, terfi edebilecek miyim endişesi … Daha sonrasında, Amerika’da yaşamak için green card almanın tedirgin bekleyişi …

Geriye dönüp baktığımda, bana dert olan, geçmişte endişe ettiğim konular hep olumlu sonuçlanmış. Boşuna dert etmişim, gereksiz yere kendimi üzmüşüm. O yüzden geleceğe dair daha olumlu bakıyorum, içim rahat bir şekilde yoluma devam ediyorum.

Zamanımı kendi istediğim şekilde özgürce değerlendirebileceğim ekonomik koşullara ulaşabilecek miyim? Hayatımın geri kalanını birlikte geçirmek isteyeceğim kişiyi bulabilecek miyim?

Bu konular kafamı kurcalasa da, olumlu sonuçlanacağına eminim, o yüzden artık dert etmiyorum!

Benden bu kadar, siz de hayatta öğrendiğiniz doğruları paylaşırsanız çok sevinirim.