Bazen zihnimiz bize tüm elverişli şartların bir araya gelmesini beklemek gibi bir tuzak kuruyor. Ve çoğu zaman, bir engel gördüğümüz için harekete geçmekten vazgeçiyoruz. Oysa yol, yola çıktığımızda beliriyor. Geçenlerde yaşadığım sıradan iki olay bana bu gerçeği hatırlattı:

  • Kanyon’da üç arkadaş kahve içeceğiz. Kahveci tamamen dolu, oturacak tek bir masa bile yok. İnsan, böyle anlarda “Boş ver, başka yere gidelim,” diyebiliyor. Öyle yapmadık, “Bir şekilde hallolur” dedik ve sıraya girdik. Siparişimizi verip kahvelerimizi alana kadar iki masa boşalmıştı.

  • Kahve sonrası paylaşımlı ofis şirketinin yaz partisine gitmek istiyoruz. Sadece bir arkadaşımız üye, diğer iki kişi ise davetsiz misafir. Zihnim “Kapıda güvenlik sorun çıkarabilir” diye beni uyarıyor. Mekan yakında diye şansımızı denemeye karar verdik. Ofise vardığımızda gördüğümüz manzara şuydu: Güvenlik görevlisi yerinde yoktu, kapı ise ardına kadar açıktı. Hayat bize göz kırptı ve “Buyur geç” dedi. Güvenlik muhtemelen molaya çıkmıştı çünkü parti çıkışında yerinde oturuyordu.

Kahvecide nereye oturacağımız belli değildi, yola çıkınca belirdi. Ofisin partisine nasıl gireceğimiz belli değildi, yola çıkınca belirdi.

Yeni bir iş fikrini hayata geçirirken de belirsiz bir yolculuğa çıkmamız gerekiyor. Yolun tamamen belirmesini beklersek ya hiç yola çıkmıyoruz, ya da çok geç kalabiliyoruz. Oysa yol, ancak yola çıkınca beliriyor.